9 Ekim 2014 Perşembe

İstanbul Üniversitesi'nde İŞİD Gerginliği 28 Öğrenci Gözaltında

IŞİD protestosuyla başlayan gerginlik iki grubun kısa süreli kavgasına dönüştü. 28 öğrenci gözaltına alındı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde, IŞİD karşıtı eylem yapan bir grup öğrenci ile karşıt görüşlü öğrenciler arasında taşlı sopalı kavga çıktı. Üniversite yönetimi durumu polis ekiplerine bildirdi. Üniversteye çok sayıda polis ekibi sevk edildi.
28 ÖĞRENCİ GÖZALTINA ALINDI Çevvik kuvvet ekipleri ünivesiteye girerek kavgayı ayırdı. Polis, kavgaya karışan iki gruptan toplam 28 öğrenciyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan öğrenciler, üniversitenin yanında bulunan Beyazıt Polis Merkezi Amirliğine götürüldü.
Gözaltanı alınan öğrenciler, "Üniversiteler IŞİD'e mezar olacak", "Yaşasın Kobani", şeklinde slogan attı. Polis ekiplerinin okul önündeki bekleyişi devam ediyor.

23 kişi nasıl öldü

23 kişi nasıl öldü? IŞİD’i protesto eylemleri sırasında yaşanan olaylarda şimdiye kadar 23 kişi linç, karşıt grup tarafından doğrudan hedef alınarak, gruplar arasındaki çatışmalarda ve güvenlik güçlerinin müdahalesi sırasında öldü. Şüpheli ölümler de var.
Suriye'nin Türkiye sınırındaki Kürt kenti Kobani'ye yönelik IŞİD saldırılarına yönelik 7 Ekim 2014 Salı akşamı başlayan ve şiddetlenen protesto eylemlerinde bugüne kadar Diyarbakır’da 10, Mardin’da 5, Siirt’te 3, Van, Muş, Batman, İstanbul ve Adana’da birer kişi öldürüldü. Bu kişilerin nasıl öldüğüyle ilgili soruşturmalar devam ediyor. Görgü tanıkları ve resmi açıklamalardan derledikleri bilgilere göre şimdiye kadar yaşamını yitirenler daha çok karşıt gruplar tarafından öldürüldü. Diyarbakır'daki olaylarla ilgili olarak 8 Ekim 2014 Çarşamba günü açıklama yapan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, otopsilerin devam ettiğini ancak Diyarbakır'da hayatını kaybedenlerin önemli bir kısmının ateşli silah sonucu öldüğünü söyledi. Diyarbakır’da ölen 10 kişiden iki kişinin kimliği tespit edilemedi ancak ölenlerin dördü Hüda-Par’a yakın Köy-Der’e düzenlenen saldırı sırasında hayatını kaybetti. Köy-Der’e yapılan saldırıdan sonra da, bölge genelinde şiddet eylemleri yayıldı. Köy-Der’e saldırıda linç Diyarbakır’da öldürülen dört kişi; Turan Yavaş, Hüseyin Ahmet Dakak, Hasan Gökgöz ve Riyat Güneş Hüda-Par’a yakın İslami STK’larda çalışan isimler. Hüda-Par il Başkanı Şehmus Tanrıkulu’nun verdiği bilgiye göre, bu kişiler Bağlar’da bulunan Köy-Der adlı dernekte kurban eti dağıtmak üzere hazırlık yaparken saldırıya uğradılar. Bu STK gönüllüleri dernek binasındayken, başka bir grup dernek önünde toplanarak gösteri yapmaya başladı. Tanrıkulu’nun anlatımlarına göre, dernek binasındakiler kendilerini taş ve sopalarla korumaya çalışırken, karşı binalardan da ateş edildi. Bu sırada 40 yaşındaki Turan Yavaş olay yerinde öldü. Hüseyin Ahmet Dakak, Hasan Gökgöz ve Riyat Güneş ise dernekten kaçarak yan caddede bir eve sığındı. Grup evin çevresini sararak üç kişiyi içeride linç ederek öldürdü. Bir kişi üçüncü kattan aşağı atılırken, birisinin cesedi kısmen yakıldı, birinin ise boğazı kesildi. Diyarbakır’da çatışmalarda da ölen oldu Diyarbakır’daki olaylarda ölenlerden biri de 19 yaşındaki Süleyman Kale. Görgü tanıklarının ifadelerine göre Kale, Bağlar ilçesindeki Lezgin Avcı Caddesi'ndeki gösteriler sırasında silahla vuruldu. Ağır yaralanan Kale kurtarılamadı. Kale yaralandığı sırada, göstericiler ve Hüda-Par’a yakın gruplar arasında çatışma vardı.Gösterici gruplar, Kale’nin karşı gruptan açılan ateşle yaralandığını öne sürüyor. Kale Silvan ilçesinde toprağa verildi. Diyabakır Sur ilçesinde yoldan geçerken mi? Olaylarda ölen 55 yaşındaki Mahmut Enes ise, Hüda-Par’a yakın kaynaklara göre, Sur ilçesinde tesettürlü eşiyle birlikte yürürken Hüda-Par’lı sanılarak saldırıya uğradı. PKK’ya yakın kaynaklarsa Enes’in Hizbullah tarafından öldürüldüğünü iddia ediyor. Nasıl öldüğü anlaşılamayanlar da var Yusuf Tokur, Mahsun Çoban da Diyarbakır’daki olaylarda ölenler arasında. Ancak polis de, görgü tanıkları da ölümlerin nasıl meydana geldiğini bilmiyor. Görgü tanıkları Bağlar ilçesinde bir kişinin silahla vurularak öldürüldüğünü ve başında silahlı grupların beklediğini söyledi. Ancak bu kişinin Tokur mu, Çoban mı olduğu henüz netlik kazanmadı. Diyarbakır’da ölen iki kişinin kimliğiyse henüz tespit edilemedi. Van’da Hamdi Caner, bina yakılmasına tepki gösterdiği sırada öldü Van Valisi Aydın Nezih Doğan, Van’da ölen Hamdi Caner’in bir binanın yakılmak istenmesine tepki gösterdiği sırada öldüğünü söyledi ancak detay vermedi: "Bu elimizdeki net bilgiler vefat eden vatandaşın gösterici ateşiyle ya da güvenlik güçleri ateşiyle değil de başka türlü vefat ettiği şeklinde. Ölen vatandaş yakılmak istenen bir binanın yakılmasına tepki gösteren bir vatandaş. Yaşanan kargaşada vefatı söz konusu ama vefatı göstericilerin veya güvenlik güçlerinin doğrudan müdahalesiyle olmamıştır.” Al Jazeera Van muhabiri Fatih Sevinç’e göre Caner, inşaatı süren Bedüzzaman külliyesinin yakılmasına tepki gösterdi, göstericilerle tartıştı, ardından polis müdahalesi de oldu ve o arbede esnasında göğsünden vurularak öldü. Mardin'de hem linç, hem çatışma Al Jazeera Diyarbakır muhabiri Mahmut Bozaslan’a göre, Mardin Dargeçit’te ise gösteriler sırasında grup ve polis çatışmaya başladı. Bu sırada silahlar patladı. Başlarından vurulan yaşındaki Sinan Toprak ile Bilal Gezer, Midyat Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı ve hastanede hayatlarını kaybetti. HDP’ye yakın yayın organlarında ölen göstericilerin zafer işareti yaparken fotoğrafları yayınlandı. Aynı kaynaklar, silahı ateşleyenlerin Hüda-Par’lı olduğunu iddia etti. Kızıltepe'de ise yol kesen grupların barikatlarını geçmek isterken iki çocuğa çarpıp yaraladıktan sonra kaçan 22 yaşındaki Kerem Karaaslan, kimliği açıklanmayan kişiler tarafından takip edildi. Karaaslan, Derik ilçesi girişinde tabanca ile vurularak öldürüldü. Karaaslan'ı öldüren kişinin daha sonra polise giderek teslim olduğu belirtildi. Ancak saldırganların kimlikleri açıklanmadı. Mardin’de iki yabancı öldürüldü Al Jazeera muhabiri Mahmut Bozarslan’ın bildirdiğine göre, ölen 23 kişiden ikisi Suriye uyruklu Abdullah Muhammed Latif ve Suudi Arabistan vatandaşı Fehad İbrahim Elduveric. İki arkadaş 8 Ekim 2014 günü öğleden sonra bir grup tarafından kaçırıldı. Kürtçe ve Arapça konuşan ve aynı zamanda sakallı olan iki yabancı, yakınlarını arayarak kaçırıldıklarını söyledi. Akşam saatlerinde ise Latif ve Elduveric’in kurşunlanmış cesetleri bulundu. Araçları da yakıldı. Latif Kızıltepe’de manavlık yapıyordu, Elduveric’in de mühendis olduğu belirlendi. Varto’da güvenlik güçleri ateşi mi? Muş Varto’da göstericilerin üzerine güvenlik güçlerinin ateş açtığı iddia ediliyor. Gösteriler sırasında ölen Hakan Bursur’un cenazesi Çarşamba günü HDP ve BDP ilçe örgütlerinin katıldığı bir törenle kaldırıldı. Kurtalan’da çatışmada iki kişi DHA’nın haberine göre, Siirt Kurtalan’da iki gösterici 17 yaşındaki Yusuf Çelik ve 35 yaşındaki Mehdi Erdoğan, iş yerlerine saldırdıkları kişiler tarafından öldürüldü. Göstericiler önce IŞİD’i protesto eylemi düzenledi ardından da AK Partili Kurtalan Belediyesi binası ve çevresine molotoflu saldırıda bulundu. Molotofların isabet ettiği bir zabıta aracı ile cenaze taşıma aracı yandı. Bu sırada belediye bahçesinde bulunan bir grup, iddiaya göre göstericileri korkutmak için havaya ateş açtı. Belediye önünden dağılan göstericiler, bazı işyeri ve evlere saldırdı. Tahrip edilen iş yerlerinin önünde tabancalarla göstericilere rastgele ateş açıldı. Açılan ateşte göstericilerden Yusuf Çelik ile Muhdi Erdoğan hayatını kaybetti. Siirt il merkezinde de IŞİD’i protesto gösterilerine katılan 17 yaşındaki Davut Nas ateşli silahla vuruldu, götürüldüğü hastanede öldü. Batman’da silahla ölüm Batman’da, ailesini ziyaret için İstanbul’dan gelen Emrah Demir adlı 23 yaşındaki kişinin vurulma anının da görüntülendiği iddia edildi ancak görüntüler netlik taşımıyor. İddialara göre Demir, göstericilerin üzerine ateş açılması sonucu öldü ancak ateşi kimin açtığı henüz belli değil. İstanbul’da pompalı tüfekle gelen ölüm 8 Ekim 2014 Çarşamba akşamı İstanbul Esenyurt’ta aralarında Mert Değirmenci’nin de olduğu bir grup akşam saatlerinde, IŞİD'i protesto etmek amacıyla slogan eşliğinde yürüyüşe geçti. Göstericilere, kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından pompalı tüfekle ateş açıldı. Olayda bazı göstericiler yaralandı. Anadolu Ajansı'nın haberine göre, yaralananların çoğu kaldırıldıkları hastanede ayakta tedavi edilirken, başına isabet eden saçmalarla ağır yaralanan Mert Değirmenci'nin beyin ölümünü gerçekleşti. Adana’da ev basma Adana’da AA’nın haberine göre, Çamlıbel Mahallesi'nde IŞİD’ı protesto eylemleri yapan yüzü maskeli kişiler 69 yaşındaki Ahmet Albay ile ‘IŞİD destekçisi’ olduğu bahanesiyle tartışmaya girip Albay’a silah ve bıçakla saldırıdı. Albay yaşamını yitirdi.

TÜSİAD, Kobani Protestoları İçin Sağduyu Çağrısında Bulundu

TÜSİAD, Kobani protestoları nedeniyle yaşanan olaylarla ilgili yaptığı açıklamada sağduyu çağrısında bulundu. TÜSİAD, Kobani'deki gelişmelerle ilgili açıklama yayımladı. Açıklamada dayanışma hissinin anlaşıldığını ancak can kayıplarına uzanan eylemleri üzüntü ile karşıladıkları ifade edildi. "ATATÜRK BÜSTLERİ VE BAYRAĞA SALDIRIYI KINIYORUZ" TÜSİAD'ın açıklaması şu şekilde: "Kobani'nin IŞİD terör örgütünün eline geçmesi olasılığı karşısındaki dayanışma hissini ve IŞİD'in sergilediği vahşet karşısında insanlarımızda uyanan tepkiyi anlıyoruz. Bununla birlikte, bu durumun ülke içinde şiddet yoluyla dışa vurulmasını ve ülkemizin eski karanlık günleri anımsatan manzaralara sahne olacak şekilde can kayıpları yaşanmasını, milli değerimiz olan Atatürk büst ve heykelleri ile bayrağımıza yapılan çirkin saldırıları, eğitim kurumlarına kadar uzanan yakıp yıkma eylemlerini üzüntü ile karşılıyor ve şiddetle kınıyoruz. ULUSLARARASI TOPLUM VURGUSU Koba ni ve komşumuz olan ülkelerde yaşanan olaylar ülkemize olan etkileri vesilesiyle Türkiye'ye çok yakından ilgilendirmekle birlikte, söz konusu gelişmeler uluslararası toplum ile birlikte çözüm geliştirilmesi gereken nitelikte olaylardır. Bu nedenle, çözüm sürecine başından beri inanan, destekleyen ve sürecin ekonomik ayağına sahip çıkmaya çalışan bir iş dünyası kurumu olarak, Kobani'de yaşanan gelişmeler ile çözüm süreci arasında doğrudan bağlantı kurulmasını sorumlu bir davranış olarak görmüyoruz. "IŞİD'E KAYITSIZ KALINAMAZ" Hiç şüphesiz ki, Kobani de yaşanan insanlık dramına ve sınırımızdaki IŞİD varlığına kayıtsız kalınamaz; bu olağanüstü belirsizlik içeren dönemin uluslararası işbirliği anlayışı içinde yönetilmesi ve 76 milyon vatandaşımızı iç ve dış terör ve şiddetten koruyacak tedbirlerin demokratik ilke ve teamüller çerçevesinde alınması esastır. "SAĞDUYU ÇAĞRISI" İş dünyası olarak, tüm toplum kesimlerini ve tüm kurumları sağduyulu olmaya, her türlü şiddet eylem ve söylemine karşı durmaya, çözüm sürecinin akamete uğramadan ilerlemesi konusunda sorumlu davranmaya ve provokasyonlara karşı dikkatli olmaya davet ediyoruz."

kolbani iside 3. bardaği dikti

Kobani merkezinin yüksek bir noktasını ele geçiren IŞİD askerleri 2 katlı binaya üçüncü bayraklarını dikti. ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri IŞİD'in Kobani'nin güney ve batısındaki hedeflerini vururken, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi IŞİD'in kasabanın üçte birinden fazlasını kontrol ettiğini öne sürdü. IŞİD YİNE BAYRAK DİKTİ IŞİD ile bazı Kürt gruplar arasındaki çatışmalar Kobani kent merkezinde yoğunlaştı. Kent merkezinin yüksek bir noktasını ele geçiren IŞİD askerleri 2 katlı binaya üçüncü bayraklarını dikti. Bayrak gözle görülebiliyor. ÇATIŞMALAR SÜRÜYOR ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin son günlerde gerçekleştirdiği etkili hava saldırılarının bölgedeki dengeleri değiştirdiği belirtilirken, çatışmalar yoğunlaşarak sürüyor. YPG güçleri karşı saldırıya geçerek IŞİD militanlarını püskürtmeye çalışırken, ABD liderliğindeki koalisyon güçleri de Kobani'deki IŞİD mevzilerini bombalamaya devam ediyor. Bununla birlikte Kobani'de süren çatışmalar, Türkiye sınırından net bir şekilde duyuluyor. KOALİSYON BOMBALADI ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), ABD ordusu ve koalisyon güçlerinin, Suriye ve Irak'ta, terör örgütü IŞİD hedeflerine yönelik 12 yeni hava saldırısı daha düzenlediğini bildirdi. 400'DEN FAZLA KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ 3 haftayı aşan çatışmalarda Kobani'de 400'den fazla kişinin yaşamını yitirmiş durumda. Kobani ve çevre köyleri terkeden 170 binden fazla kişiyse Türkiye'ye sığındı.

Erdoğan'dan Kobani Eylemleriyle İlgili Açıklama

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobani'de eylemleriyle ilgili "Asıl niyetin ve hedefin çok farklı olduğu ortada" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kobani'ye destek amacıyla düzenlenen eylemlerde çıkan olaylarla ilgili "Kobani'ye yönelik terör saldırılarının arkasına sığınarak, Türkiye'de şiddet eylemlerinin sahnelenmesi, asıl niyetin ve hedefin çok farklı olduğunu ortaya koymaktadır" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinden yapılan açıklama şöyle: "Suriye'nin Ayn El Arab, diğer adıyla Kobani kasabasına yönelik terör saldırıları bahane edilerek, Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde sahnelenen şiddet eylemleri ve yaşanan can kayıpları en büyük üzüntü kaynağımızdır. "KOBANİ MESELESİ İLE İLGİSİ YOK" Can kayıplarının yanı sıra, mülke de zarar verilmesi, kamu binalarının, özellikle okulların, esnafın, sivil ve resmi araçların, Kızılay yardım araçlarının, belediye otobüslerinin hedef alınmış olması, şehirlerimizdeki huzur ortamının hedef alınması, elbette kabul edilebilir bir durum değildir. Sahnelenen şiddet eylemlerinin, Kobani meselesi ile uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı son derece açıktır. "SALDIRILAR BELTARAF EDİLECEKTİR"
Kobani ye yönelik terör saldırılarının arkasına sığınarak, Türkiye'de şiddet eylemlerinin sahnelenmesi, asıl niyetin ve hedefin çok farklı olduğunu ortaya koymaktadır. İç ve dış politikamızı şekillendirmeye yönelik bu tür provokasyonlarla, yakın tarih de dahil olmak üzere defalarca karşılaşmış olan ülkemiz, dün olduğu gibi bugün de, bu tür algı operasyonlarını ve saldırıları bertaraf etmeyi başaracaktır. Terör yüzünden birçok bedeller ödemiş bir ülke olan Türkiye, yeryüzündeki tüm terör örgütlerinin karşısındadır. "SERGİLENEN ŞİDDET VE VANDALİZM İLE..." Türkiye, insani yardımlar konusunda da dünyanın en duyarlı ülkelerinden biridir. Nitekim ülkemiz, Kobani de ki terör ortamından kaçan yaklaşık 200 bin kardeşimize sınırlarını açmakta, mağduriyete uğrayan bu insanlara koruyucu ve şefkatli elini uzatmakta tereddüt göstermemiştir. İçinden geçmekte olduğumuz böylesine hassas bir süreçte, insani, demokratik ve iyi niyetli tavrımızın istismar edilmesine elbette müsamaha gösterilemez. Sergilenen şiddet, vandalizm ve yağmacılıkla, devletimiz en etkin şekilde, demokrasi ve hukuk içinde mücadele edecektir. "DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA Kİ HUZUR ORTAMI HEDEF ALINIYOR" Sahnelenen bu oyunun, Çözüm Sürecini ve kadim kardeşliğimizi sabote etme amacını taşıdığı, Doğu ve Güney doğu 'da ki huzur ortamını hedef aldığı da açıktır. Bu nedenledir ki, karanlık odakların provokasyonları karşısında, vatandaşlarımızın oyuna gelmeyeceklerine; her bir vatandaşımızın, sabır ve sağduyu içinde davranacağına inancım tamdır. Bu eylemler karşısında siyasi partilerimizin de son derece dikkatli ve sorumlu davranmaları büyük önem taşıyor. Şiddeti, kargaşayı ve vandalizmi teşvik eden söylemler, yaşanan can kayıplarının, akan kanın birinci derecede sorumlusudur. Bütün milletimizin, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımızın sağduyularını muhafaza edeceklerinin bilinciyle, özellikle anne ve babaların çocuklarının bu şiddet sarmalına kapılmamaları için azami özen göstereceklerine inanıyorum. Türkiye, huzurumuza, istikrara, güven ortamına, özellikle de kardeşliğimize yönelik hiç bir tuzağa asla müsaade etmeyecektir."

HDP Heyeti Açıklama Yapıyor

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları: Öncelikle hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bugün buraya nasıl geldiğimizi bilemezsek, yarın nereye gideceğimizi de kestiremeyiz. 'HDP'nin çağrısıyla oldu' deyip dosyayı kapatanlar hiçbir şey anlamamış demektir. 2 yıldır insanlar çözüm sürecinin adımlarının geçiştirilmesine tepki veriyorlardı. Dolayısıyla çözüm sürecinin getirdiği ruh halini unutmamak lazım. Biz hükümetin Suriye yaklaşımını eleştirdik. Öneriler yaptık. Türkiye'nin Suriye politikasının doğru olmadığını, Suriye'deki bütün etnik grupların desteklenmesi gerektiğini belirttik. Fakat hükümet orada yaşayan hakları işine geldiği gibi ayırarak yardım etti. Dönemin Başbakanı Erdoğan 'Suriye bizim iç meselemizdir.' dedi. Dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu da aynı şeyleri söyledi. Ancak, mesele Kobani olunca 'Başkalarının meselesi neden bizim meselemiz oluyor' denildi. Eğer Suriye bizim iç meselemiz oluyorsa Kobani en iç meselemiz olmalı. İşte bu tutarsız açıklamalar kırılmalara yol açtı. ÖSO'ya 2 bin TIR gönderildi. Kobani'ye 1 yardım TIR'ı gönderebilmek için binlerce görüşme yapıldı. ÖSO'ya hangi hukukla gönderiliyorsa Kobani'ye de öyle gönderilsin istedik. Bunlar halkta kırılma yarattı. Ayrıntılar gelecek...